ŞANSAL BÜYÜKA
Bu haftaya yıllardır ama çok uzun yıllardır görülmeyen “Rezalet-skandal” tanımlamalarıyla bile anlatılamayacak bir hakem olayıyla başlamalıyım.
Türkiye’nin bir numarası kabul edilen ve sürekli Avrupa maçları yöneten Halil Umut Meler’in Adana Demirspor-Fenerbahçe maçında Rodriguez’in Oosterwolde’nin gırtlağına sarılarak saha içinden piste uçurması ve sözde hakemin buna seyirci kalması hiç bir şekilde tarif edilemez. Buna olsa olsa cahil cesareti ya da sıkı bir art niyet denebilir. Bu hareketi sahada değil sokakta yapsanız hiç kuşkusuz kelepçeyle karakola gidersiniz.
Penaltı olur verirsin vermezsin. İkili bir mücadelede sarıyı ya da kırmızıyı gösterirsin, göstermezsin. Bunlar futbolun içinde hep var. Var olmaya da devam edecek. Ama böyle oyun kurallarını aşıp TCK kapsamına girecek bu gırtlak sıkmanın görmezden gelinmesi anlatılamaz tarif edilemez. Sakın yapmasın ama, Fenerbahçe şu görüntüyü UEFA’ya gönderse inanın bundan sonra Halil Umut Meler’e bir tane Avrupa maçı vermezler. VAR’ı konuşmuyorum bile. Bu ülkede VAR zaten yok. Kötü niyetleri tescillenmiş durumda. Acemi bir hakemin göreceği pozisyonda bile Halil Umut Meler’in VAR’a ne ihtiyacı olabilir ki? Halil Umut Meler pozisyona açıklık getirmediği sürece bu pozisyon mesleği boyunca gölge gibi kendini takip edecektir.
Fenerbahçe’nin aşırı eksik kadrosuna rağmen Süper Lig’in en zor deplasmanında ortaya koyduğu mücadeleyi çok beğendim. Bu mücadelenin karşılığı mutlaka 3 puan olmalıydı. Ancak Dzeko’nun çok ağır kalışı sonucu rakibin her topa basması, attığı şutlara sürekli plase ile vurması, darbeli bir vuruş yapmaması Fenerbahçe’ye gol getirmedi ama kaleci Ertaç’ı kahraman yaptı. Hadi iki metreden üç metreden plase atarsınız. Ama ceza alanı çevresinden hatta dışından attığı şutları kendini bilen hangi kaleci yer. Ertaç da yemedi.
İsmail hocayı tebrik ederim. Hafta içi Ludogorets takımıyla oynanan maçta stoper genç Yusuf’u oynatması için ağır bir baskı yemesine rağmen çok doğru bir kararla Samet’i oynattı. Abartmaya bayılıyoruz. Yusuf gelecekte çok iyi bir stoper olabilir. Ama benim hafta arası gördüğüm Yusuf henüz Fenerbahçe 11’inde oynayacak kıvamda değil.
GALATASARAY İÇİN SÖYLEYECEKLERİM ŞAŞIRTABİLİR
Galatasaray için söyleyeceklerim belki okuyucuları şaşırtabilir ama ben açıkçası ortaya koyduğu futbolu kötü bulmuyorum. Çok dominant oynuyor. Çok baskılı oynuyor. Hatayspor karşısında özellikle çok da iyi pozisyonlar yakaladı. Ama Icardi’nin sakatlığı nedeniyle veriminin düşmesi, Kerem’in çok kolay pozisyonları gole çeviremeyişi Galatasaray’ın birden fazla gol atmasını engelledi. Unutmayalım Galatasaray’ın attığı tek gol de kaleci Erce’nin çok bariz hatasından başladı ve Zaha’nın klasıyla sonuçlandı.
Galatasaray’da acaba forvet arkasında oynamaya başlayan Kerem bu nedenle mi gerçek görüntüsünün gerisinde kalmaya başladı? Gene kenarda mı oynamamalı? Öyle olursa solda Zaha oynadığına göre sağ kenara mı geçmeli? O zaman Hakim Ziyech, Tete, Barış Alper ne olacak? Saha içi yerleşimde açıkçası bir sıkıntı görüyorum.
Galatasaray’ın ilk yenilgisinde maçı sadece tek taraflı anlatmaya çalışırsak yanlış yaparız. Bu sonuçta Galatasaray’ın yanlışları kadar Hatay’ın hocası Volkan Demirel’in çok ciddi taktiksel başarısı da vardı.
Volkan Demirel ilk golü atan sağ ön oyuncusu Rivas ile ikinci golü atan sol kanat ön oyuncusu Lamkel’i her Galatasaray hücumunda beklerinin önüne kadar çekerek rakibin gol yollarına resmen duvar ördü. Hep söylerim hızlı hücumcularınız varsa başarının yarısını yakalarsınız. Hatay böyle bir savunma yaparken hızlı oyuncularıyla da Galatasaray karşısında istediği golleri buldu. Daha fazlasını da bulabilirdi. Bu hız karşısında geldiğinden beri mükemmel oynayan Galatasaray stoperi Sanchez bile dağıldı.
Ayrıca Galatasaray sol savunmasında sıkıntı halen sürüyor. Galatasaray golleri sağ kanatta Boey tarafından değil de niye hep kendi solundan yiyor, bunun öz eleştirisini yapmalı.
CENGİZ DEMİR’İ RADARINIZA ALIN
Türkiye’de ismini ilk defa ben söylemiş olayım. Hatay çok rahat gol yiyordu. Volkan hoca son iki maçta iki stoperini birden değiştirdi. Bunlardan biri Galatasaray karşısında kusursuz oynayan ve geçen yıl Uşakspor’a kiralandıktan sonra bu sezon takıma dönen 22 yaşındaki Cengiz Demir.
Eğer bir maç beni yanıltmıyorsa Türkiye çok önemli bir stoper kazanıyor. Hem kademesi kestiği toplarla hem de takım hücuma çıkarken yaptığı ortalarla. Lütfen Cengiz Demir’i radarınıza alın.
RIZA ÇALIMBAY GEÇ KALMIŞ HAMLEYDİ
Beşiktaş için Rıza Çalımbay, Şenol Güneş’ten sonra geç kalmış bir hamleydi. Her şartta Beşiktaş’ın evladı olan Rıza hoca daha erken göreve gelmeliydi.
Beşiktaş’ın kadrosu kötü değil. Ancak ciddi bir özgüvene ihtiyacı var. Galibiyet serisini özellikle deplasmanlar da dahil 3-4 maça çıkarabilirse bu özgüveni yeniden kazanabilir ve hiç kuşkusuz gerçek kimliğine döner. Beşiktaş iştahlı oynamaya devam ediyor. Sadece özgüvenini yakalamak ve özellikle geri dörtlüsünü toparlamak zorunda.
Bir cümle de Başakşehir’e edeyim: Böyle oynayacaklarsa küme düşme hesaplarını şimdiden yapmaya başlasınlar. Futbol adına hiç tepkileri yok. Zaman erken diyebilirsiniz ama Başakşehir için tehlike çanları ciddi bir şekilde çalıyor.
HAKEM HATALARINA ALIŞTIK ARTIK
Elbette Beşiktaş maçının hakemi Arda Kardeşler ve Galatasaray maçının hakemi Bahattin Şimşek çok tartışılacaktır.
Özellikle Hatay-Galatasaray maçının son dakikasında Icardi’nin ayağına basılması açık bir penaltıyı işaret ediyor.
Beşiktaş maçında Zaynutdinov’a dirsek kırmızıyla son bulabilirdi. Ama her maçtaki hakem hatasına alıştık gidiyoruz.
TARTIŞMASIZ YILIN GOLÜ
Yazıyı şöyle bitirmeliyim. Gözden uzak olduğu için görülmemiş olabilir. Rizespor-İstanbulspor maçında Rizesporlu Shelvey’in tam 65 metreden attığı golü lütfen bulup izleyin. Haftanın değil tartışmasız yılın golü olacak bir vuruştu.
Elbette Trabzonlu Onachu’nun attığı tarifi mümkün olmayan golü de altın goller listesinin başına eklemeliyiz.